Bu İşin Okulu Nedir?

Uyarmalıyım. Bu makalede değineceğim konular bazılarının hoşuna gitmemekle birlikte onları sinirlendirebilir. Lütfen bu algıyla okumaya devam ediniz ve iyi hissetmediğiniz an, genellikle kırmızı olan kapatma tuşuna basınız.

Eğitim konusu insanlığın varoluşundan beri tartışma konusu olmuştur ve olmayada devam edecektir. Önemli olan bizim bu tartışmada hangi tarafta olduğumuz. Sizin için eğitim Türkiye’de binlercesi olan duvarlı binalardan kağıtla çıkmaksa tarafınız bellidir hayatınız boyunca hep bir binaya ihtiyacınız olacaktır. Eğer sizin için eğitim, öğretimden ziyade her alanda koşul ne olursa olsun çıkarım yaparak kendini geliştirmekse, siz şöyle gelin. Çünkü hayatta her zaman kazanacaksınız. Her zaman bir çıkar yolunuz olacak ve fırsatları değerlendireceksiniz. Hiçbir diplomaya paraya veya statülere güvenip kibirlenmemelisiniz. Okullarda eğitim-öğretim adıyla verilen öğretimi, eğitimden saymayıp kendinizi her süreçte eğitmelisiniz. Okuduğunuz yerin, çalıştığınız yerin veya olduğunuz konumun hiçbir önemi yok önemli olan kendinizi geliştirmeniz. Devletinize, toplumunuza ve bilhassa çevrenize faydalı olmanız.

Huyumuzdur oturduğumuz yerden koşarmış gibi yargılamak. Kendimizi geliştirmeden, bir şeylerin gelişmesini istemek. Çevre toplum devlet gibi kavramınları hep kendimizi çıkartarak yorum yapmasını severiz. Çünkü biz çevreyi toplumu ve devleti oluşturmuyoruz nasıl olsa… Bu kavramları geliştirmek ve en iyi hale getirmek için uzaya bişeyler göndermeniz veya dünyanın bileceği atılımlar yapmamıza gerek yok. En küçük yapıdan yani kendimizden başlamamız yeterlidir. Kendimizi sorgulamamız, ben ne kadar istediğim şeyi kendim uygulayabiliyorum dememiz gerekir. Bunu başardığınız an hissedecekseniz o kavramları geliştirdiğinizi. Gelişmek için milyonlara hitap etmeniz veya toplumda imajı olan sektörlerde çalışmanız gerekmiyor. Tek gereken şey, yaptığınız ve savunduğunuz işi en iyi yerlere getirip hakkettiği değeri göstermektir. Ben kasabım amacım et doğramak etim ne budum ne deseydi sevgili Nusret, tuz hakkettiği değeri göremeyecekti belkide (!)

Başarının en büyük etkeni bana göre küçümsememektir. Küçümsemek her zaman sizi zorlar, içinden çıkılmaz bir hale getirir. Toplumumuz tarafından küçümsenen itfaiyecilik işinde çalışan erler eğer yaptıkları işi küçümsemeyip işlerine saygı duyarak yaparlarsa kahramanlar olurlar. Ama küçümsedikleri anda su taşımaya başlarlar. Bu kadar ince bir çizgi vardır. Belediye diyince büzülürüz bakanlık diyince akan sular durur. Nedeni basittir: Algı Yönetimi. İnsanların algısında iyi bir yere sahip olmayan bir işi icra ediyorsunuz diye küçümsenemezsiniz veya kendinizi küçük göremezsiniz. Eğer işinizi severek ve layığıla yapıyorsanız, ne iş yapıyorsanız yapın insanlar tarafından ilgiyle karşılanırsınız farkedilirsiniz. Bunun bitirdiğiniz bina diplomalarıyla alakası yoktur, sizle ilgilidir.

Okula gitmeyin para okulda değil diyen bir insanın tarafıda net bellidir. Para kazanma isteği ve bir şeyler üretme isteği zirvede olan bir topluluğun içine girmeyip burada tecrübe edinmeden hayata başlamak akıllıca olmayabilir. Her insanın kendi gibilerini göreceği bir topluluk olmalıdır, aynı okullar gibi. Ama ince çizgisi vardır. Okula veya diplomaya güvenemezsiniz. Mezun olduğunuzda elinize geçecek tek şey binanın verdiği kağıt olacaktır çünkü. Müfredatın verdiği öğretimle beraber kendinizi aynı veya başka alanlarda eğitebilir/geliştirebilirseniz şayet, o zaman sadece öğrenmiş şekilde değilde eğitilmiş şekilde çıkacaksınız. Bu da size o bahsettiğim geniş kapsamdaki kavramları geliştirmek için bir fırsat verecek.

Öğretimin sadece fiziki alındığı yılları çoktan geçtik. Hele ki benim gibi internet ve teknolojiyle uğraşıyorsanız. Bu sektörle ilgili fiziksel gideceğiniz okul size bu sektörde sadece öğrenmeyi öğretebilir (Tabii başarabilirse oda). Öğrendiğiniz şeyler sizi çok ayakta tutmayacaktır. Nedeniyse çok basit. Sürekli gelişen teknolojiyi sürekli öğrenmeden nasıl mezun olabilirsiniz ki? Bu imkansızdır. Giysi mağazası açıp 90lardan kalan eski kıyafetleri yeni diye satabilir misiniz? Asla. Sürekli gelişmeniz, takip edebilmeniz ve öğrenmeniz gerekir. Sonuç olarak, “İnterneti İnternetten Öğrenmeniz” gerekir. Bu işin okulu budur.

Kendinizi geliştirmeden başkalarının gelişmesini beklemeyin, yoksa boşuna çırpınmış olursunuz.

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir